21 Ocak 2018 Pazar

Sevgili Bodrum Röportajı ve arkasındaki saklı hikaye :))

Kitabın çıkmasına yaklaşık bir hafta vardı sanırım; Facebook'ta Sevgili Bodrum'un ilan ettiği Cansu Türkdoğan gümüş atölyesini gördüğümde içimde durduramadığım bir katılma istediği yükselmişti. Evet gümüş seviyordum. Hatta gümüşü bir çok diğerine tercih ederdim. Ve evet, yıllardır ağır bir gümüş taşıyıcısıyım... Onun renksiz rengi, beraberindeki değerli veya değersiz taşı onurlandırışı, her şeye uyumu beni çok etkiler, ve sıcacık sarar. Özellikle de parmaklarımı... Her sabah -çok telaşlı olsam bile- onları kıyafetimin renginden öte başka bir farkındalıkla seçer takarım parmaklarıma.

Ama hiç bir zaman gümüş takımı kendim yapmayı düşünmemiştim.  Kısa bir mesajlaşma ile kaydımı yaptırdığım sırada da böyle bir hevesim olduğunu söyleyemem. Ama bir meraktı. O an böyle bir gayret içinde olmasam da içimden şuna benzer bir şey söylemiş olabilirim: Tek günlük bir atölye olduğuna göre demek ki bir şeyler öğretebiliyorlar bu sürede. Bakalım ne yapabileceğim?

Bodrum'un herhangi bir yerinde olabilecek Sevgili Bodrum Atölyesi evime çok yakın bir yerdeymiş meğer.  Kısa bir tanışmadan sonra diğer kursiyer arkadaşımla Cansui'nin bizim için seçtiği minik adımlarla malzeme ve aletlerle tanışmaya başladık. Günün sonunda elimde kenarlarını kendim kestiğim, deliklerini kendim açtığım Yay burcu yıldız kümesi desenli bir kolye ucum vardı. Bir de her zamanki gibi deneyimim ve hayatıma kattığım insanlar...

O gün Cansui sayesinde, gümüşün farklı sıfatlarıyla tanışmıştım. Onun üzerinden kendimle ilgili bazı şeyleri de görme fırsatım olmuştu.

Ve bir de Nevra'nın röportaj teklifi...

Nevra Nergiz'le çalışma masamda...
Hangi yeni yazara nasip olur, kitabı çıkmadan, kitapla ilgili bir röportaj teklifi. Büyük bir keyifle kabul ettim tabii ki. Aradan bir ay geçtikten sonra Zai Bodrum'daki ilk söyleşinin ertesi günü buluştuk Nevra'yla. Konuya uzak olması ve merak eden yapısıyla bir çok konu üzerine konuştuk. Yayınlanması bugüne kısmetmiş. Sevgili Bodrum Röportajı  
Buraya da not düşmüş olayım.


PS: Bu sırada o gün yaptığım kolye ucu, hala daha koyduğum yerde -cüzdanımın fermuarlı bozuk para cebinde- duruyor. Artık kim bilir henüz farkına varmadığım, ne armağanları varsa?










18 Ocak 2018 Perşembe

Bir klinik psikoloğun bilimsel ve kişisel aktarımları (videolar ingilizce)

Bugün "Listening to Ayahuasca" kitabının yazarı klinik psikolog Rachel Harris'in röportajından iki bölümü paylaşmak istiyorum. Ayahuasca kullanımını kendi uzmanlık alanından değerlendirdiği çok samimi bir sohbet. Eminim bir çok soruna cevap olacaktır. Özellikle de depresyonun kalıcı çözümünde nasıl etkili olduğu ile ilgili kişisel -ve yüzlerce kişiyle- yaptığı görüşmeleri benim çok ilgimi çekmişti.




Söyleşinin bir başka bölümünde de Ayahuasca'nın gölgede kalan tarafları üzerine konuşuyorlar. Bunlar ritüellerden  şamanlara, kişi üzerindeki etkilerden deneyimlerin kendisine kadar geniş bir perspektifte ve bilimsel bir çerçevede anlatılıyor. Rachel'in yumuşacık sesi ve kendi deneyimleriyle de zenginleştirdiği sohbetini dinlemek gerçekten keyifli.



17 Ocak 2018 Çarşamba

Sanrılatıcı Maddeler üzerine çok keyifli bir TEDx Talks ve benim gerçek-dışı GERÇEK algım



Erritzoe'nin bahsettiği 60'lar
"Sanrılatıcı"... Önce bu zorlama kelimeyi açmam gerekiyor. Türkçe kelime kullanma özlemimden bu kelimeyi seçtim ama sanıyorum bu kelimeyi kullanmak isteyen kişiler genelde Türkçe okunuşuyla 'Saykadelik' yani Psychedelic kelimesini tercih ediyorlar. Yani sanrıya neden olan maddeler diye özetleyelim.

İzmir'deki kitap söyleşisindeki anlatımım sırasında "Seremoni sırasında görünen şeylere halüsinasyon diyemeyiz. Bunlara sanrı ve ya rüya diyebiliriz." demişim. Soru-cevap kısmında orta yaşlı, nazik bir hanım söz alıp, bu cümlemi bana hatırlatıp "Peki neden Halüsinasyon diyemeyiz?" diye sorunca, bir durdum. Hakikaten niye diyemeyiz? :)

Ön sıralarda oturan bir yakınımdan (Kemal'in yeğeni Defne) yüksek sesle Google'dan Halüsinasyonun tanımına bakmasını rica edip ben konuşmama devam ettim.


Çünkü halüsinasyon -benim bildiğim şekliyle- (gerçek) olmayan şeyleri görmektir. Ama Ayahuasca seremonisi sırasında gördükleriniz gerçektir. İşte bu yüzden halüsinasyon diyemezsiniz. Sadece gözümüzle gördüğümüz şeyleri gerçek algılama eğilimimiz var, bunu anlıyorum ama sırf gözlerinle görmüyorsun diye bir şeyin gerçekliğini sorgulayamayız. Ama genel eğilim şunu söyler: Görmediklerimiz, gerçek-dışı. Görenler, 'farklı'. Oysa sevgiyi de göremiyoruz. Nefreti de. Ama biliyoruz, hissediyoruz. Gerçekler. Hem de elinde tuttuğun telefonun ve ya oturduğun sandalye kadar.  Hem de öyle gerçekler ki kan basıncımızla bile oynayabiliyorlar. 

Ben bunları söylerken Defne'den tanım geldi: Herhangi bir şekilde duyu organına sinyal gönderen bir etken olmadığı halde öyle yaşanmış gibi anlık inanma halidir. 


Peki gerçek nedir? Sadece duyu organlarımızla algıladıklarımız mı? 



Daha fazla derinleşmeden, paylaşmak istediğim video'da özellikle beni etkilen kısımlarından bahsetmek istiyorum. Bunları bir not düşme olarak yazıyorum. Bakalım sen izlerken hangi sorularına cevap olacak; ya da  seni hangi yeni perspektiflere taşıyacak. 


- Haziran 2017 kayıtlı bir Tedx olamsı, güncel bilgiler olduğu anlamına geliyor. 

- Sanrılatıcılar: DMT, Psilocybin, Mesaline, LSD (bu konuyla daha önceden hiç ilgilenmediğimden bunları not alıyorum.) 
-Bunların 1960'larda aktif olarak bilimsel çerçevede kullanılmalarına rağmen, neden birden ortadan kalktıkları ve hatta yasal olarak yasaklandıkları...
-Sanrılatıcı maddeler ile uyuşturucu maddeler arasındaki temel farklar
-Sanrılatıcı maddeler, hiç bir fiziki zarara yol açmıyor. Kişinin fikirleri ve ruh hali olumlu yönde değişiyor. Bu değişim uzun süreli oluryor. Ve bu maddeler bağımlılık yapmıyor. 
-Uyuşturucu maddeler ise beyinde kalıcı zararlara yol açıyor. Deneyimler kısa ve geçici nitelikte. Ve en önemlisi bağımlılık yapıyorlar.
-Araştırmaları içinde çıkarttıkları beynin Matematiksel Modelinde gösterdikleri, sanrılatıcı madde kullanımı öncesi ve sonrası grafik hakikaten büyüleyici. Göreceğin zenginlik, farklı ağlarda iletişimsel zenginliğin görsel/matematiksel ifadesi... Ve bu da (çocuklarda da olan) daha serbest ve esnek düşünme yapısını beraberinde getiriyor. 
-John Hopkins Hastanesi'nde depresyon odaklı yaptıkları klinik deney ve sonuçlarını da çok esprili bir dille anlatıyor.

İyi seyirler,


Psychedelics: Exploring the Brain | David Erritzøe | TEDxAarhus




Published on Jun 6, 2017

In his talk, David introduces us to psychedelics and his research on how they might be a key to solve the problems with mental illness. David Erritzoe is a medical doctor and clinical psychiatrist. In the years after finishing medical school at Copenhagen University in 2001, he trained under Professor Marc Laruelle at Columbia University in New York City, and later under Professor Gitte Moos Knudsen in the Center for Integrated Molecular Brain Imaging (CIMBI) in Copenhagen. The subject was molecular and functional brain imaging. In 2009 he completed his PhD on serotonergic neurotransmission and subsequently moved to Imperial College London to conduct post-doc addiction research under the mentorship of Professors Anne Lingford-Hughes and David Nutt. At Imperial, David has been involved in psychopharmacological and brain imaging research, mainly investigating dopaminergic and opioid neurotransmission in addiction. In addition to that, he is part of a research programme together with Professor Nutt and Dr Carhart-Harris conducting research in neurobiology and the treatment potential of MDMA and classic psychedelics.

DMT - Ruh Molekülü belgesel yapımı (DMT-The Spirit Molecule)



Evet... Uzun zamandır içimden geçen şeyi harekete geçiriyorum. İnternet harika, sonsuz ve aslında yoruma da fazlasıyla açık bir bilgi kaynağı.
Ben de kendi filtremden geçirdiğim Ayahuasca ile ilgili bilgileri (video, yazı, görsel) buradan ve Facebook'taki Q-bee sayfamdan paylaşmaya karar verdim. Böylece kitabı okuyup veya söyleşilere gelip daha spesifik sorular soran kişilere ya da Ayahuasca ile ilgili internette bilgi arayan kişilere de aradıkları cevaplarla ilgili bir başlangıç oluşturur diye düşünüyorum. 
İlk video, konuyu bilimsel ve spiritüel açıdan tutan, konuyla ilgili bir çok kişiyle yaptıkları görüşmelerle sunan bir doküman yapım. Uzun ve güzel bir özet. 
Türkçe altyazılı video



Bu belgesel yapımda sıkça söz alan ve DMT'yi yasal izinlerle klinik araştırmalarında kullanan Rick Strassman'ın aynı isimli kitabını da bu linkten okuyabilirsiniz. The Spirit Molecule Kitabı

Doğruyu söylemek gerekirse, çok elimin altında olmasına rağmen, ben henüz okuyamadım. Bu biraz da elektronik kitap okuma alışkanlığımın olmamasından kaynaklanıyor. Neyse belki bu paylaşımla okuma listemde biraz ön sıralara geçer. 



Ayahuasca Yolculuğu - Basın Bülteni






Gerçek bir yolculuk hikayesi

“Toprakları yeni keşfedilmiş bir diyarı anlatmak zor. Oranın renkleri, duyguları, kelimeleri burada ancak bir dans veya bir şarkıyla ifade bulabiliyor. Ve bazen de bir şiire dönüşebiliyor. Ben o şarkıyı hatırladığım tüm tınılarıyla paylaşmaya çalıştım. Dansı ise hayatımda devam ediyor.”

Yazarın bu sözleri ile başlıyor Ayahuasca Yolculuğu… Gerçekten de detaylandırması zor; rüyalarını ve bazı işaretleri takip edip ani bir kararla iki haftalığına çocuklarını, on yıllık eşini arkasında bırakarak Amazonlara giden bir kadının sıradışı deneyimlerini aktaran bu kitabı anlatmak. Çocukluğundan beri devam eden kendini ve dünyayı anlama çabasını, yoluna çıkan ustalarıyla derinleştiren, bir çok defa kendi ölümüyle ve tekrar doğumuyla yüzleşen Kübra Saatçıoğlu’nun bu bireysel yolculuk hikayesi önceleri bir düş olarak başlıyor, ardından gerçeğe dönüşüp yazıya dökülüyor ve Naviga Yayınları bu “düşten gerçeğe” yolculuğu kitaplaştırıyor.

Saatçıoğlu; “Ben, bu kitaba konu olan şeyleri yaşarken bunu sadece 'kendi' hikayem zannediyordum. Oysa, o notlar kitaba dönüştükçe tüm hikayelerin 'tek' hikaye, tüm yolların tek yol olduğunu öğrendim. İşte bu yüzden umarım siz de hikayeye katılır ve bunu çoğaltırsınız.” diyerek okurlarını bu eşsiz deneyime ortaklığa davet ediyor. Ayahuasca Yolculuğu ile şamanizmin ana taşları üzerinden Ayahuasca bilgeliğinin gerçeküstü dünyasına girecek ve belki de kendi yolculuğunuzun ilk adımlarını atacaksınız.
Ayahuasca Yolculuğu’na, online kitap satış sitelerinden ve seçkin kitabevlerinden ulaşabilirsiniz.

Kübra Saatçıoğlu, 1975 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Koleji’nden mezun olduktan sonra Ankara sevgisine ağır basan Ege aşkıyla üniversite eğitimi için İzmir’i seçti. Mimarlık Fakültesi Şehir Planlama lisans eğitimimden sonra Turizm İşletmeciliği yüksek lisansı yaparak Turizm Planlaması üzerine tezini yazdı. Doktora eğitimi sırasında hayat akışını her anlamda değiştirdi. Son on senesi denizcilik sektöründe geçen profesyonel çalışma hayatı içinde, deniz ile ilişkisini artırarak devam ettirdi. Evli ve iki çocuk annesi olan yazar, izlediği Şamanik yolda kendi üzerindeki keşiflerini sürdürürken grup ve bireysel çalışmalar düzenlemeye de devam etmektedir.


                                                                                                                     

26 Ocak 2015 Pazartesi

kendi kendime

Sabahı karşıladın mı hiç
yüreğinde?
Hem de tam gece ve
yıldızlarıyla dost olmuşken
Güneşi doğurdun mu hiç.

Ah o ayın halleri boyunca devam eden yanılsamalar.
Yürek boşlukları,
Avuntular,
ve
sen;
sadece orada duran.

Durdukça,
Sevi takviminden yapraklar
boyu dökülen sayılar,
günler midir sadece?
Yoksa günün isimleri mi?
Doğmamışların kaderi mi senin paylaştığın.

Hadi gel!
Sabah değil, tam da gece yarısı
karşıla yüreğinin güneşini.

Bırak doğsun
kader tepelerinin üzerinde;
Gözyaşlarına pırıltısını
armağan etsin;
İçindeki senleri
büyütmek için doğsun
bu gece.

Sen'ler boyunca da
batmasın bir daha.

16 Ekim 2003/ İzmir
Bu haftasonu çekmeceleri toparlarken 12 yıl öncesine gittim. Henüz Zozi'yle bile çarpışmamış yollarımız. Başına da Kendi Kendime yazmışım. Zaten hep öyle değil mi...

Foto: Ocak 2015/ Ören "me standing" by Gonca Van Herpen

30 Mayıs 2013 Perşembe

huzur

Bu pazar yenilenen bahçe masası, çim alan ve ruh halimizle bahçenin, pazarın ve birbirimizin keyfini çıkarttık. Ama benim için bambaşka bir keyif daha vardı. Rüzgar doğduğundan bu yana evde ve çocuklar yanımdayken ilk defa kitabımı açtım ve okudum :) okuyabildim. Dile kolay 4,5 sene. ne zaman olacak, ne zaman derken, oldu. Tabi eskisi gibi sırtımın veya ayağımızn uyuşmasıyla kendime geldiğim uzun okumalardan olmadı. Zaten başta usulcacık çıkarttım kitabı. Önce masaya koydum. Sonra kapağını açtım ve masanın üzerine eğilerek başladım okumaya.. baktım bizimkiler aralarında oynuyorlar; aldım elime kitabı, yaslandım arkama....
Sonra kemal de geldi. Biraz müzik, biraz sohbet...
ve huzur!